DİĞER
“İşkence insanı yalnızca 'hayvana' dönüştürmez, aynı zamanda mekanik bir şeye indirgemeyi amaçlar. Eğer beden ruhsal bir otomatsa, duygular, düşünceler üreten bir makineyse işkence bedeni ruhsallığından soyar, mekanik bedene indirger. Modern anlamda “insan” kavramı ortaya çıktığından beri ona hep eşlik eden, dadanan o tuhaf ikizlere: maymun ile otomat.”
"Tarihin belli bir ânında şeyler birdenbire artık önceki gibi görülemez hale gelir, o kadar önemli olmuş, insanları etkilemiş sözler birden anlamsız, gülünç olur. Benzer biçimde çoktan önemini yitirmiş, bugün ancak gülünen eskide kalmış bir söz, yeniden tüm ciddiyetiyle başka bir kılıkta canlanır. Bu açıdan tarihin dışı yoksa bile tarihin içinde bir dışarısının varlığı vardır..."
"Barbarları Beklerken'de imparatorluk açısından herkes insan değildir. Barbarlar düşmandır ama bir başka devletin düşman olması gibi değil, özel bir düşmandır, uygar dünyanın düşmanıdır; uygarlık hayvansal bir varoluş düzeyinden insan olmaya geçiş olduğuna göre, barbarların bu durumda insandan çok hayvana yakın bir varlık olmaları gerekir."
"Sınırı aşmaya kötülük diyeceksek, yalnızca 'kötülük”'mü vardır? Ya patolojik, yani olağan, günübirlik dünyamızın mantığına uygun eylemler ya da bu mantığın ötesine adım atan 'kötülük' edimi? Ama 'kötülük' sözcüğünü niçin hâlâ elimizde tutalım?"
"İşkenceye bakmak mı, bakmamak mı gerekir? Benzer biçimde işkenceyi yazmak mı gerekir, yazmamak mı? Coetzee, Elizabeth Costello’da bu soruna yeniden döndüğünde kötülüğün anlatımında kötülüğe benzer bir şeyin içimize sızmamasının imkânsız olduğunu düşünür."
Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
"Doğan Akhanlı, 64 yıl yaşadın, ama onun içine o kadar çok hayat sığdırdın ki! Şimdi küllerin 2010 yılında son bir kez buluşmanız engellenen babanla buluşacak. Hasret giderilecek."
“'Bir zamanlar…'diye başlayan cümleler kurmaktan başka bir şey yapmayanlar, haberiniz olsun, o yok olanlar listesine –ki o liste ciltlerce kitap olacak kadar uzun– bir yenisi daha eklenecek: Marmara Denizi."
"1937 yılında Tan gazetesinde çıkmış yazı dizisine göre, 14. yüzyılda yaşamış İbni Batuta’nın seyahatnamesinde Haliç’in ‘taaffün etmekte’ olduğu yazıyormuş. Düşünün, yedi asır önce de birileri Haliç’in pis kokmaya, kokuşmaya başladığını konuşmuş, yazmış!"
"Ayrıksı tavırlarıyla toplumsal normların dışına çıkan ve yalnızlaşan Coetzee’nin başkarakterleri kendi doğrularının peşinden giderler. Zaman zaman çelişkiler içinde kaldıkları ve doğruyu bulmaya çalışırken bocaladıkları görülse de, hiçbir zaman çoğunluğun isteğine göre hareket etmezler. Bunun yanında kimi zaman okuru şaşırtan karanlık düşünceleri ve tuhaf fantezileri vardır."
"Romanın tarihsel arka planı, II. Dünya Savaşı sonrasında Japonya’da yaşanan değişim sürecinin etkilerini yansıtır. Bu yansıtma doğrudan olmasa da, özellikle deniz metaforu ve romanın başkarakterlerinin temsil ettiği kavramlar/değerler üzerinden dolaylı bir şekilde okura iletilir."
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.